"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek; “Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.” diyecektir. Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, "Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir." İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!"

2 Haziran 2010 Çarşamba

Saldırının Türkiye’ye Olası Etkileri

Bu yazının meramına ışık tutması için aklıma takılan bazı soruları önden sıralayayım:

1) Ben yanlış biliyormuşum. Mavi Marmara gemisi Türk bandıralı değilmiş. Türk bayrakları asılarak gemiye neden “Türk gemisi” görüntüsü verildi? 32 ülkeden 600 insanı taşıyan gemilerde tüm yönetimi “Türkiye yüklenmiş” gibi bir görüntü neden oluşturuldu?

2) Neden sadece Mavi Marmara gemisi direndi?

3) Türk yetkililer konşimento hazırladı mı? Hazırladıysa konşimentoya göre gemide hangi malzemeler var, malzemelerin indirileceği liman neresi, yüklenici kim?

4) İsrail’in iddia ettiği gibi gemide iki adet tabanca yok ama görüntüler helikopterden gemiye inen İsrail askerlerine hemen ilk anda saldırıldığını açıkça gösteriyor. Saldıranlar kim, İsrail’in geminin Gazze’ye gitmesine izin vermeyeceğini gemidekilere duyurmasına rağmen askerlere neden saldırı yapıldı? Saldırıdan ne bekleniyordu? Biri ağır yaralanan askerleri kim yaraladı?

5) İsrail hükümeti “insani yardım gemilerini” Aşdod limanında karşılayacağını, malzemeleri kontrol ettikten sonra Kızılhaç (ayrıca isterse Kızılay) denetiminde Gazze’ye göndereceğini bütün dünyaya önden ilan etmişti. Türk hükümeti bu durumu bilmiyor muydu? Bu konuda İsrail hükümeti ile hangi istişareler yapıldı? Hükümet yetkilileri bu yönde İHH yöneticilerini uyardı mı? İHH yöneticilerine yetkililer hangi talimatları verdiler? Lütfen, kimse çıkıp da “Gemideki kuruluşlar özeldir, biz karışmadık” demesin!

6) Neden Arap ülkeleri söz birliği etmişçesine suspus?

Sanırım ve umarım ki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) Başkanlığı’nın önerdiği bağımsız soruşturma komisyonu diğer sorular arasında bu sorulara da cevap arayacaktır. Her halükârda İsrail’in hunhar tutumunu, hele cinayetleri dünyaya anlatması çok zor olacak. İsrail uluslararası arenada bir kez daha büyük gerileme kaydedecek. Ancak benim korkum bu saldırının uzun vadeli bilançosunun Türkiye’nin de aleyhine çıkarılmasıdır.

“Gazze’ye insani yardım” bir süre sonra “Gazze’ye İslami yardım” algılamasına dönüşecek. Geminin de, Türkiye’nin de İsrail’in önden uyarılarına kulak asmaması yardımın Gazze’ye değil, esasında Hamas’a yapıldığı, dolayısıyla esas misyonun “Hamas’a İslami yardım” olduğu fikrini yayacak. Ana amacın da Hamas adına ambargoyu kırmak olduğu kabul görecek.

Sonradan sorulacak sorular eninde sonunda Ortadoğu’da Türkiye-İran-Hamas üçlemesini pekiştirecek. Zaten, Türkiye İran ile imzaladığı nükleer protokolde İran’ı savunan maddelere göz yumduğu için Batı değerlerine sırtını çevirmekte olan ülke algılamasını yaratmaktadır. Eğer BMGK İran’a ambargo uygulama kararı alır, karara Rusya ve Çin de katılırsa, zaten Türkiye Batı’dan büyük darbe yiyecektir.

İsrail’in gemiye yaptığı vahşi saldırı nedeniyle kınanması dönemi hızını kestikten sonra, dünya yukarıdaki soruları da sormaya başladığında, Türkiye “İran-Hamas köşesine” beter itilecektir. Belli ki bazıları bunu istiyor. Benim şiddetle itirazım olduğu için uyarımı önden yapıyorum.

Cuneyt Ulsever
Hurriyet

0 yorum:

Yorum Gönder