"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek; “Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.” diyecektir. Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, "Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir." İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!"

2 Haziran 2010 Çarşamba

AKP İçindeki İsrail Casusu Kim?

İsrail'in açık denizlerdeki korsanlığı ve haydutluğunun son kurbanı olan gemimizle ilgili önemli bir ayrıntı gündemin hengamesi arasında kayboldu gitti.

Ayrıntıyı bir programda satır arasına sıkıştıran Abdurrahman Dilipak. Nihat Genç'in "Bu İslamcılar kalleş çıktı" yazısını haklı çıkartacak kadar ülkemizdeki hukuksuzluk ateşi etrafında zafer çığlıkları atan bir zat olsa da; devletimizin müstesna teşkilatları ile yakınlığını ve teşrik-i mesaisini bildiğimiz için bu zatın cümle arasına sıkıştırdığı ayrıntılara dikkat ediyoruz.

Abdurrahman Dilipak ; dün (31 Mayıs 2010) tarihinde Haber Türk'te Balçiçek Pamir'in sunduğu Söz Sende programına konuktu. Gazze krizinin değerlendirildiği programda Dilipak cümle arasında önemli bir ayrıntı ifşa etti.

Bu ayrıntı aslında AKP'y zor duruma sokacak bir ayrıntı. "Ne kadar derin adam olduğunu gösterme" sevdasındaki Dilipak ile AKP partizanı Dilipak arasındaki iç çekişmede ağzından kaçan bu cümlenin peşine Dilipak'ın düşemeyeceğini bildiğimizden iş başa düşüyor.

Dilipak aynen şöyle dedi :

"Mavi Marmara gemisine binen Türklerin tam listesi sadece hükümete verilmişti. Ama bu baskın sırasında görüldü ki, gemiye inen İsrail askerlerinin elinde de birebir aynı liste var. Ve bu listeye dayanarak, İsrail'lilerin infazlar yapmış olma ihtimali var. Yoksa neden açıklamıyorlar bunca süredir gerçek ölü ve yaralı sayısını"

Tekrarlayalım...

"Sadece hükümete verilen listenin aynısı İsrail askerlerinin elinde de vardı"

AKP'nin Musevi lobileri ile içiçeliği, İsrail'le yakın mesaisi artık kahve sohbetlerine konu olacak aşikar bir konu. Tayyip Erdoğan'ın dünyanın en büyük yahudi lobilerinden aldığı "Üstün Cesaret Madalyaları" da bu ilişkinin derinliğine şüphe bırakmıyor.

"One minute" kahramanlığı yapan Recep Bey'in ; boynuna takılan madalya konusunda üstüne ürpertici bir utanma duygusu düştüyse eğer, Dilipak'ın ortaya attığı bu ayrıntı üzerine gitmesi gerekiyor.

"Sadece hükümete verilen Mavi Marmara'nın tam yolcu listesini AKP içinden İsrail'e kim sızdırdı"

"AKP içindeki İsrail casusu kim?"

Zannederiz; Recep Bey; bu soruların cevabını bulmadan rahat edemeyeceğini bilecek kadar tecrübe kazandı. Boynuna madalya taktırarak koltuğa oturulan ve oturulan koltukta rahat ettirilen günler artık çok geride kaldı.

Açık İstihbarat

0 yorum:

Yorum Gönder