"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek; “Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.” diyecektir. Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, "Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir." İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!"

11 Haziran 2010 Cuma

Genelkurmay Koridorlarında Dolaşan İsrail'li Subaylar

Bir karikatür görmüştüm İsrailli çocukla Filistinli çocuk konuşuyor. İsrailli çocuk

“Benim babam senin baban için şeytan diyor”.

Filistinli çocuk cevap veriyor.

“Benim babam öyle söylemiyor çünkü senin baban benim babamı öldürdü”

IHH İnsani Yardım Derneği ve Yardım gönüllüleri deniz filolarının başaramayacağı bir değişime imza attı. 30’un üzerinde Uluslararası yardım dernekleri ile ortak hareket ederek gizli resmin ortaya çıkmasını sağladı.

Yaser Arafat’ın yıllarca yapamadığı İsrail’e geri adım attırma ve tecrit etme poltikasının sivil toplum örgütleri ile başarılması anlamlı idi.

Hamas’ın terör olaylarına karışmaması ve İsrail’in Sayın “Başbakan’ın veciz ifadesi ile” devlet terörü uygulaması dünyada “İyi-kötü” dengesinde iyilerin lehine ağır basmaya başladığını görüyoruz.

ABD bile görülmemiş bir şekilde İsraili yalnız bırakmak zorunda kaldı. Çünkü İsrail akıl almaz ve vahim bir hata yaptı, sivillere ve korumasız, savunmasız insanlara uluslararası hukuku hiçe sayarak ateş açtı.

Şu an İsraillilerin Dünya kamu oyu tepkisi karşısında şaşırmaları ve öfkelenmeleri psikololojik savaşta üstünlüğün el değiştirmesi anlamına geldiğini bilelim.

Sığ düşünceli orgeneral
İsrail’in yaptığı askeri operasyona karşı “İsrail vuruyorsa biz de vuracağız” diyen diplomatik yaptırımları göz ardı eden emekli orgeneral Necati Özgen herkesi şaşırttı.

Sanki Türk subayının kafasına kuzey Irak ta çuval geçirildiğinde susan kendisi değildi. “Bir milyon ordumuz var misilleme yapılmalıdır diyen” emekli generalimiz 1991’de Kuzey Irakla ilgili bir planının bile olmadığını unutmuşa benziyordu.

O tarihlerde Güneydoğu’da görevli Sayın General İsrail’e karşı hiç harp oyunu bile yapmadığını söylemiyordu. Kuzey Irak’la ilgili planı olmayan Genelkurmayımızın Başkanı Necip Torumtay 1991’de istifa etmek zorunda kalmıştı.

İsraile karşı plan semineri bile yapmamış ordumuz nasıl başarılı misilleme yapabilir ki?

Fatih Altaylı’nın programında Arap kökenli gazetecinin Sayın Özgen’in 22 Arap ülkesi neden birleşemiyor sorusuna verdiği cevap çok ilginçti.

“Arap devletleri devlet olamadılar çünkü halkları ile uğraşıyorlar”

demişti.

Sayın Özgen’den inci şuydu

“Bizi örnek alın biz laikiz siz değilsiniz... Osmanlı gibi bakamayız çünkü biz laikiz” sığ cevabı.

Aslında Arap ülkelerinin çoğu laikti ama demokrat değildi, bunu göremiyen bir kurmayda ancak realite körlüğü veya ideolojik körlük olabilir.

Sadece sloganik ve ideolojik düşünen; stratejik ve kavramsal düşünmeyen kurmaylarla iyi ki savaşa girmiyoruz.

Genelkurmay koridorlarında özgürce dolaşan İsrailli subaylar resmi antlaşmalara dayanarak dolaşmaktadırlar. “İsrail dostu Çevik Bir imzalı aşağıdaki anlaşmalar varken İsrail’e nasıl misilleme yapılacak sayın generalim?” demeliyiz.

* 23 Şubat 1996 tarihinde Askerî Eğitim ve İşbirliği Anlaşmasını,
* 14 Mart 1996 tarihinde Serbest Ticaret Anlaşmasını,
* 26 Ağustos 1996 tarihinde Savunma Sanayii İşbirliği Anlaşmasını yapmıştır.

Türk-İsrail Askerî Eğitim ve İşbirliği Anlaşması gereğince İsrail'e;

* · Askeri eğitim alanında karşılıklı bilgi ve deneyimlerin değişimi,
* · Askeri akademiler ve karargahlar arası karşılıklı ziyaretlerin yapılması,
* · Savaş gemilerinin karşılıklı ziyaretler yapması,
* · Askeri, sosyal ve kültürel alanlarda bilgi ve personel değişimi ile askeri tarih, müze ve arşiv konularında işbirliği,
* · Ortak eğitim yapılması
* · İki ülke istihbarat birimlerinin işbirliği yapması,
* · İsrail ve Türk donanmalarının Akdeniz`de ortak tatbikat düzenlemeleri,
* · İsrail uçaklarının eğitim amaçlı olarak Türk hava sahasını kullanması.

Anlaşmanın içeriği vakit geçirilmeden icraata sokulmuş ve;

* · Nisan 1996 sekiz adet İsrail F-16 Uçağı Konya Semalarında Eğitim uçuşu yaptı. Bu tarihten itibaren eğitime ilave olarak her yıl Türk-ABD-İsrail uçaklarının katıldığı birleşik hava tatbikatları yapılmıştır.
* · Haziran 1996'da 12 Türk Savaş uçağı İsrail'e gitmiştir.
* · Ocak 1998'de Akdeniz’de, Türk-İsrail Savaş Gemileri Birleşik Tatbikat Yapmıştır. Sonuncusu 22 Ağustos 2008 tarihinde tamamlanan Türkiye-ABD-İsrail gemi ve uçaklarının katıldığı birleşik deniz tatbikatları, Doğu Akdeniz'de her yıl tekrar edilmiştir.

Savunma Sanayii İşbirliği Anlaşması Gereğince de;

* · 1996 yılında 632 milyon dolarlık, 54 adet F-4 uçağının Fantom-2000 standartında moderdizasyonu, (Şubat 2000'de teslim edilen 17'sinin 15'i arızalı çıkmıştır.)
* · 29 Mart 2002'de 700 milyon dolar bedelli 170 adet M60 Tank Modernizasyonu, (Teslimat Ekim 2009'da tamamlanacak)
* · 57 milyon dolar, 300 adet Helikopter Modernizasyonu
* · 19 Nisan 2005 İnsansız Hava Aracı Sistemi alımı

İhaleleri İsrail firmalarına verilmiştir.” Kaynak www.adnantanriverdi.com”

İsrail açığa düştü
İsrail’in evrensel taktiği birilerine suç işletip terörist olarak damgalayıp onları katletme yöntemi bu defa tutmadı. Çünkü Hamas bu oyuna gelmedi, çünkü İHH yardım gönüllüleri başta Sayın Bülent Yıldırım Gandi gibi davrandılar.

Olağanüstü bir sivil itaatsizlik başarısına imza attılar. Silahla karşılık vermediler. Böylece İsrailli askerler açığa düştüler. Silahsız insanlardan bile korkan İsrail paranoyasının çılgınlığı deşifre oldu.

Bu tarihten sonra en etkili yaptırım İsrail’i dünyada yalnızlaştırma faaliyetleridir. Şahsiyetli dış politikalar, mazlumlarının hukukunu korumak için cesur diplomatik çaba ve yaptırım gayretleri askeri seçeneklerden daha güçlüdür.

Çünkü savaşların onda biri silahla onda dokuzu akılla kazanılır. Özgür Filistin için ablukanın kalkması İsrail’in imajının iflası anlamına gelir. Başarı olarak bu yeter.

Evlad-ı Fatihan şehitlerimize Allah rahmet eylesin.

Kimse sığ ve sloganik düşünen emekli orgeneralleri de ciddiye almasın.

Nevzat Tarhan

0 yorum:

Yorum Gönder