"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek; “Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.” diyecektir. Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, "Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir." İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!"

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Ugur Mumcu - Sakincali Piyade



Sakıncalı Piyade, araştırmacı gazeteci-yazar Uğur Mumcu'nun 12 Mart 1971 muhtırası döneminde yaşanan bazı olayları anlatıp eleştirdiği kitabıdır. İlk baskısı 1977'de basılmış, daha sonra Um:Ag tarafından 1997'de bugün satılan baskısı yayımlanmıştır.

Uğur Mumcu, askerliğini yapmaya hazırlandığı sırada 12 Mart dönemi’nde bir yazısında kullandığı "ordu uyanık olmalı" sözleriyle, "orduya hakaret etmek", "sosyal bir sınıfın öteki sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü kurmak" suçunu işlediği iddasıyla gözaltına alındı. Mamak Askeri Cezaevi’nde pek çok aydınla birlikte bir yıla yakın kalan Uğur Mumcu, bu davadan dolayı 7 yıl hapse mahkum edildi. Burada bir süre Profesör Uğur Alacakaptan ile tutuklu kaldı. Fakat Yargıtay'ca karar bozuldu ve serbest bırakıldı. Bu olaydan sonra Mumcu askerliğini, 1972-1974 yılları arasında Ağrı'nın Patnos ilçesinde, resmi tanımıyla "sakıncalı piyade eri" olarak tamamladı. Patnos'ta, ağır koşullar altında askerliğini yaparken, zaten uzun zamandan beri var olan ülseri yüzünden mide kanaması geçirdi.

Kitap 12 Mart döneminde yaşanan ilginç olayları Mumcu'nun mizahi yorumuyla ele alıyor. Mumcu, askerliğe gitmek için kendisinin başvuru yapmasına rağmen "asker kaçağı" olarak suçlanması, askerlerin başkanlık ettiği sıkıyönetim mahkemelerinde hukuk profesörlerinin albaylar tarafından adaletsizce yargılanması, solcu görüşlü oldukları belirlenen insanlara sahte suçlar yaratılıp, ülkücülerin tanıklığında yeterince kanıt olmaksızın mahkum edilmeleri gibi hukuk skandallarını eleştirip, cuntanın hukuk devletinin kurallarını yok ettiğini savunuyor.

Kitabın sonlarına doğru ise Uğur Mumcu'nun askerlik anıları yer alıyor. Mumcu askerliğini yedek subay olarak yapacakken "sakıncalı piyade eri" ünvanıyla nasıl er olarak en ağır işlerde çalıştırıldığını anlatıyor.

Kitap ilginç konusu ve yazımıyla oldukça ünlenmiş, Uğur Mumcu'nun en tanınan eseri haline gelmiştir. "Sakıncalı Piyade" terimi ise devlet gücünü suistimal edenlere karşı duran kişilere koyulan bir ünvan haline gelmiştir.

Kitabın Tekin Yayınevi'nden 1977'de çıkan ilk baskısı 47 baskı yapıp 184.000 adet satmış, 1997'de Um:Ag tarafından yapılan basımı ise Mart 1998'e kadar 51. baskıya ulaşmıştır.

Ünlü yazar Aziz Nesin de kitap hakkında bir yazı yazmıştır.Bu yazı Um:Ag'ın baskısında kitabın ön sözü olarak yer alırken, yazının küçük bir kısmı ise arka kapakta yer almıştır. Arka kapakta kalan kısım da şu şekildedir:

Ellerin dert görmesin Uğur Mumcu! Sakıncalı Piyade'yi yazdığın için, eline sağlık, ağzına sağlık, canına sağlık. Kendi yazdıklarıma gülemem. Ama senin yazdıklarını gülerek okudum. 'Acı acı gülmek' deyimi vardır ya, işte öyle acı acı güldüm.

DOWNLOAD

0 yorum:

Yorum Gönder