"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek; “Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.” diyecektir. Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, "Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir." İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!"

20 Mayıs 2010 Perşembe

Operasyon C.H.P.

AKP ÖZEL ÖRGÜTÜ, UZAN, DOĞAN, TSK, YÜKSEK YARGI, ATATÜRKÇÜ AYDINLAR'DAN SONRA, CHP'YE DE OPERASYON YAPIYOR YA DA UZAN, DOĞAN NASIL AVLANDILAR, NEREDE HATA YAPTILAR VEYAHUT KILIÇDAROĞLU, AKP'NİN ZOKASINI NASIL YUTTU?!

Operasyon C.H.P.?!
"Susmak, dayanılması çok güç bir yanıttır."
Chesterton

*****

RAP... RAP... RAP...

*****

Yeni Mahalle'den Emre, Hakan, Yıldız Yokuşu'ndan Ramazan, Bülent, Çayyolu'ndan tüm mahalle sakinlerinin ortak sorusu: "Neden Kılıçdaroğlu'na karşısın, CHP'nin iktidar olmasını istemiyor musun? Kılıçdaroğlu'nun arkasında kim var?" Öncelikle... En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim: CHP'nin kimi genel başkan olarak seçeceği, kimin aday olup olmayacağı sorunsalı, CHP'nin kendi iç sorunu! Bu anlamda Kılıçdaroğlu'na karşı değilim! Sadece yaptığı hamle, zamansız bir hamle! Duygusal, aşırı gaza gelmiş, kibire kapılmış bir ruh hali içinde kapılmış bahtının rüzgarına savruluyor. Arkasında kimin olduğu sorusunun sorusunun cevabı basit: Erdoğan var! AKP Özel Örgütü var! Bunu nereden çıkardığım sorusunun cevabına gelince, az sonra...

*****

RAP... RAP... RAP...

*****

Bu bağlamda, 19 Mayıs 2010 tarihli Milliyet'ten, Fikret Bila'nın köşesinden bir pasaj...
Deniz Baykal, "CHP'li il başkanlarının kararı" bağlamında şunları söylüyor:
"Ben, il başkanları toplantısına gönderdiğim mesajda her şeyi söyledim. O mesaj dikkatli okunursa görüşlerim rahatlıkla anlaşılır. Zaten ben bu gelişmeleri öngörerek o mesajı göndermiştim. O mesajımda el birliğiyle bir yönetim oluşturun, diyorum. Ayrışmaya yol açmayın, diyorum. Tabii bazı başka mesajlarım da var. Siyasi bir sınavdan geçtiğimiz, üzücü, siyasi ibret manzaraları yaşadığımız gibi. Benim bu mesajlara ekleyecek başka bir sözüm yok. Yeni bir şey söylemiyorum. Ben söyleyeceğim her şeyi söyledim, artık ekleyecek bir şey yok!"

http://www.milliyet.com.tr/kilicdaroglu-beni-tarlalarda-bulacaksiniz/fikret-bila/siyaset/yazardetay/19.05.2010/1239860/default.htm

Sanırım Baykal'ın bu sözleri, kafalardaki birçok soru işaretine cevap olmuştur. Dikkatlice satır araları okunacak olursa, Baykal'ın kamuoyuna mealen şu mesajları geçtiğini söylemek mümkün:

1- Baykal, "AKP'nin 'sivil dikta' uygulamalarına 'dur' dediğim, oyunu bozmaya kalkıştığım için başıma bunlar geldi. Hem ben hem de partim büyük bir komplo ile karşı karşıya! CD üzerinden ortaya atılan çirkin iddiaların hepsi yalan! Böylesi bir komployu yalanlamak dahi beni üzüyor! Partimin, beni sevenlerin, bana güvenenlerin, CD üzerinden kurulmak istenen komplonun, tezgahın hangi sebeple tezgahlandığını bilmesi, buna uygun olarak davranması, tavır almasını beklemek benim en doğal hakkım" mesajı veriyor.

2- Baykal, AKP iktidarında, "Ergenekon davasının avukatıyım" dediği ve TSK'nın baskı altına alındığı, rejimin dönüştürülmek istendiği, büyük "korku imparatorluğu"nun egemen olduğu bir iklimde, kendisine yakın bir milletvekili ile yasak aşk yaşayıp yaşamadığı sorusunun sorulmasından dahi rahatsız! Böylesi bir soruyu cevaplamayı zul adlediyor. İnsanların normal ilişkilerini yaşayamadıkları bir ortamda, Anayasa Mahkemesi'ne gitme ve referandum sürecinde böylesi bir komplonun kurulmuş olmasından öte komplonun amacına ulamış olmasından dolayı rahatsız! Fırsatçılık yapmaya kalkanlara karşı kırgın!

3- Baykal, kurultay sürecinde CHP'nin aynı zamanda büyük bir siyasi ve ahlaki sınavdan geçmekte olduğunun da altını çiziyor! Ülke olarak tarihi günlerden geçiyoruz, mesajı veriyor.

Görüldüğü üzere, Baykal'ın mesajları, CHP'ye yeniden "genel başkan" olup olmaması ve/veya "makam/koltuk sevdası" ile ilgili değil, ülkenin içinde bulunduğu kırılma noktaları, rejim bunalımı ve "büyük resim"deki hareketlilik ile ilgili!

Sözün özü: Hal böyleyken... Kılıçdaroğlu & Sav ikilisinin, sanki Türkiye'nin tek sorunu, Baykal'a "makam/koltuk" bulmak derdiymiş gibi gösterip, yapılan komployu tersten doğrulayan bir üslup içinde, "Onursal başkanlık" ve/veya "CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı olsun" teklifinde bulunulması, tek kelime ile zamansız, Türkiye şartlarından uzak, yersiz bir teklif!

Bakmasını bilen herkes, Şeytan'ın gör dediği bu ayrıntıları görür, yakalar. Nokta!

*****

RAP... RAP... RAP...

*****

Nitekim... AKP & Gülen iktidarı en başından bu yana hep aynı numarayı yapıyor! Önceden istihbaratı elde olan suikastlerde, nasıl 48 saat içinde tetikçileri elleri ile koymuş gibi yakalıyorlar ise CHP operasyonu da benzer bir operasyon! Uzan Grubu'na operasyon yaparken de aynı şeyi söylemişlerdi. Doğan Grubu'na "milyar dolarlık" vergi cezası keserlerken de! Adını "Ergenekon" koydukları ucu açık sorgulama, yargılama esnasında da... Sözde "demokratik açılım süreci"nde de aynı şeyleri söylemiş, şu nakaratı tekrarlamışlardı:

"Üç 'Y'ye son veriyoruz: Yoksulluğa! Yolsuzluğa! Yasaklara!"

Son olarak Baykal'a "komplo CD" operasyonu sırasında da görüldü ki, AKP ne istiyorsa kendisi için istiyor. Devlet imkanları sadece onlar mağdur olduklarında emre amade! Başta "Demokrasi" olmak üzere, "amaca giden yolda", AKP & Gülen iktidarı için her şey bir "araç"! Kaldı ki, Uzan Grubu'nun yeri boşaltıldıktan sonra yerine nasıl bir yapının ikame edildiği de ortada! Doğan Medya Grubu'nun yaşadığı "metamorfoz süreci" de! "Ergenekon" davası üzerinden TSK, AKP muhalifleri, Atatürkçü aydınlar, yüksek yargı mensuplarının başlarına örülen çorap da ortada! Delilden suçluya gitmek varken, itirafçı, gizli tanık, kurgu ses kayıtları, çakma darbe planlarından yola çıkarak, "Suçsuz olduğunuzu siz ispat edin" denilmiyor mu?! AKP'nin iktidar olduğu bir ortamda, Baykal'a kurulan komplonun perde arkasında da işte bu kafa var.

*****

RAP... RAP... RAP...

*****

Diyebilirsiniz ki, bunları biz de biliyoruz, Kılıçdaroğlu'nun hatası nerede? Elcevap, hatası şurada: Kılıçdaroğlu da, Uzan'ın, Doğan'ın düştüğü tuzağa düştü! Cem Uzan, AKP'yi yıkma imkanı varken, gücü kuvveti yerindeyken bunu yapmadı, Zapsu üzerinden uzatılan "AKP'den 20 milyar dolar tazminat alabileceği" havucunun peşinden gitti. Şimdi ailesi de, kendisi de kaçak! Mülteci!

Aydın Doğan'a gelince... Doğan da, "Neo Vehbi Koç" olacağım hayali ile hırsla özelleştirme ihalelerine saldırdı. Gücü kuvveti yerinde iken AKP'yi yıkma imkanı önünde dururken, milyar dolarlık adam olmayı tercih etti. AKP'ye koltuk çıktı! Kendisinin çok zengin olması halinde, daha güçlü olacağına inandı, Erdoğan tarafından inandırıldı. Hem de Uzan gibi Karamehmet gibi Türkiye'nin en zenginlerinin yaşadıkları tecrübeler gözünün önünde dururken... Ardından Doğan, "milyar dolarlık vergi cezası" yedi, işte o gündür bugündür AKP'nin elinde oyuncak! Doğan Grubu'nun istikbali Erdoğan'ın iki dudağının arasında!

"19 Mayıs brifingi" başlıklı yazıda “Asker”i literatürde kullanılan ve benim de kendi hayatımda özenle uygulamaya çalıştığım bir öğretiden bahsedip demiştim ki, “Hatalar, stratejik başarılarla, stratejik hatalar da taktik başarılarla düzeltilemez!” İşte Uzan, Doğan örneği ortada! Dalan, yurtdışından Erdoğan'a mektup yazmakla meşgul! Sözün özü: Baykal'ın dikkat edilmesini istediği "siyasi sınav" mesajı bu örneklerde saklı olabilir mi?! Ki, Uzan da Doğan da vakti zamanında "Size tuzak kurdular, avlayacaklar, sakın kanmayın" uyarılarına kulak vermiş olsalardı, bugün hiç bu halde olurlar mıydı?! Diyebilirsniz ki, peki bu isimler nasıl avlanıyorlar? Cevap basit, "AKP Özel Örgütü" operasyon yapacakları kişi, kurum, artık "odak"larında her kim varsa, öncelikle yakın çevreleri üzerinden "istihbari" anlamda o kişiyi "zehirlenme"ye başlıyorlar. Sonra, zaafları, içlerinde yatan aslan üzerinden operasyon yapacakları kişiye "oltalamaya", gaza getirme operasyonuna başlıyorlar. Şu ana kadar bana yaptıkları ve elimin tersi ile reddettiğim birçok teklifi burada yazdım, tekrara gerek yok!

Bu anlamda Kılıçdaroğlu'na gelince... AKP artık çok net olarak biliyor ki, medyaya yansıyan görüntüsü üzerinden Kılıçdaroğlu gurura kibire kapılmış. CHP'ye genel başkan olursa, oyları patlatacağına inanıyor! Kendisini II. İnönü olarak görüyor. Yani, "Zoka"yı yutmuş! Operasyona uğramış, mağdur Baykal'a dahi isterse genel başkan adayı olarak karşıma çıkabilir diyecek kadar, megolaman bir ruh hali içinde Kılıçdaroğlu! Bu tablo karşısında daha ne dememi bekliyorsunuz!? Kemal Kılıçdaroğlu da, CHP de, Uzan gibi Doğan gibi operasyona uğruyor demenin neresi yanlış! Kaldı ki, tepeden tırnağa devletin AKP tarafından kuşatıldığı, her türlü hilenin yapıldığı bir ortamda, Sav'ın defoları orta yerde dururken, o oy patlamasını nasıl yapacaklarını sormanın neresi garip?! Garip olan, zokanın yutulması, Baykal'a karşı düzenlenen komplonun amacına ulaşmış olması!

*****

RAP... RAP... RAP...

*****

Ki... Kemal Kılıçdaroğlu'nun medyaya yansıyan konuşmalarını dikkatle izliyorum. Adeta Erdoğan'ın "CHP versiyonu" gibi konuşuyor. Bu anlamda Kılıçdaroğlu'ndan birkaç düşünce fotoğrafı: "İşimiz çok. Artık beni tarlalarda, fabrikalarda bulacaksınız. Halkla, işçiyle, köylüyle birlikte olacağım." "Keşke sayın Baykal Köşk'e çıksa!" "Hükümet yaptı diye her şeye kötü demeyeceğiz. Örneğin Tahran'da imzalanan nükleer anlaşması Türkiye için önemli!"

Kılıçdaroğlu'nun bu sözleri ile ilgili yapılabilecek en yerinde tespit: "Garibanizm"! "Vülgarizm"! "Cehalet!" Erdoğan'ın konuşmalarında olduğu gibi somut hiçbir çözüm önerisi yok! Trübünlere oynayan bir söylem. Nasreddin Hoca'nın yola diken ektim, onlar büyüyünce koyunlar yoldan geçecek, dikenlere takılan yünleri toplayıp, eğirip satacağım demesi gibi oy hesabı yapan bir kafayapısı! Ayakları yerden kesilmiş, desteksiz atan bir ruh hali! Kaldı ki, kendisi ne zaman Başbakan oldu da, Baykal'ı Cumhurbaşkanı adayı olarak köşke öneriyor! Saygısız, vefasız, haddini bilmeyen bir üslup! "Yüksek Siyaset Ligi"nde yaşanan sıcak gelişmelerden bihaber, Erdoğan'ın İran'da imzaladığı anlaşmayı önemli bir anlaşma olduğunu zannedecek kadar real-politikten uzak! Bu mu büyük kurtarıcı?! Bu mu Türkiye'nin yeni başbakan adayı?!

En büyük numarası Erdoğan'ın geçmişte yaptıklarını tekrarlamak ya da MİT üzerinden yapılan bir operasyon ile tersten Erdoğan'ı aklayan, icraatlarını olumlayan adam durumuna düşmüş bir ismin peşinden CHP, büyük medya gidebilir ama ben almayayım. Bırakın da böyle bir hakkım olsun! Sözün özü: Görüldüğü üzere, Kılıçdaroğlu, Baykal'a yapılan operasyon üzerinden kendisine uzatılan "havuç"u ve/veya zokayı yutmuş! Aynen Uzan, Doğan, Dalan örneğinde olduğu gibi...
Nokta!

*****

RAP... RAP... RAP...

*****

Öte yandan... Erdoğan da, zenginleri diline dolayarak, varoşları arkalayarak iktidar oldu. Bol bol fakirlik edebiyatı yaptı! Bu anlamda birçok konuşmasını izledim CD'lerden Erdoğan'ın, belediye başkanlığından başbakanlığa uzanan süreçte, The İmam kitabını hazırlarken... 1993'teki siyasi lider kadrosu için kahvehanelerde "karılarını değiş tokuş yapanlar" temalı konuşmalar yapıyordu. (İspatlarım!) "Gecekonduda oturan, çocuklarını sponsorla okutan lider imajı" ile iktidara yürüdü. Filvaki, Erdoğan bunları söylerken, ayda 10 bin dolar limitinde bir yaşam standardı vardı.

Kılıçdaroğlu'na gelince... Unutmamalı ki, Erdoğan'ın kopyası ve/veya çakması daima aslını yaşatır, yüceltir! Filhakika, Erdoğan sadece "garibanizm", "vülgarizm" yaparak iktidar olmadı. Neo Conlar'ın BOP operasyonu sırasında, "camileri tutması" yani akıtılan müslüman kanına karşı, Batı karşıtı eylem yapılmasını önlemesi için iktidara iliştirdi The İmam'ı! Bir de özelleştirme adı altındaki yağmalamaları yapsın, babalar gibi satsınlar diye...

AKP, 22 Temmuz 2007 seçimleri öncesinde de, "Bu adamı deliğe süpürmeyin kullanın" ricası, Fetullah Gülen ekibinin Ağar üzerinden çökerttiği "merkez sağ", ikiye bölünen ülkücü oylar, CHP çatısı altında TBMM'ye girdikleri halde sandığa gitmeyen DSP seçmeni, PKK, Barzani ile yapılan perde arkası pazarlığa binaen sandığa akan iki Kürt seçmenden birinin oyu ile sandıkta patlama yapabildi. Doğayla iletişim dili "matematik" ise AKP'nin oylarının "aritmetiksel açılımı" da böyle! Yani Kılıçdaroğlu'nun, Erdoğan'ın "vülger" üslubunu taklit edip, varoşları kucaklayarak iktidara yürünebileceğini zannetmesi cehaletin daniskası! O işler bu kadar basit değil! İstanbul yerel seçim deneyimi kafaları bulandırmasın! Uluslararası bir operasyondu, AKP'nin I. iktidar döneminde yaptığı oy patlaması, II. iktidar dönemi de öylel "One minutes"!

*****

RAP... RAP... RAP...

*****

Ve... Son olarak... Baykal siyasi yaşamı boyunca birçok hatalar yapmış olabilir. Bu hatalardan biri de Erdoğan'ın siyasi yasağını kaldırmak olabilir! Ne var ki, son vak'a'da da görüldüğü üzere, Baykal hayatının en asil, en doğru duruşunu sergiliyor. Basınç altında sakin kalıp, gerçeğin ortaya çıkmasını bekliyor. Bu bağlamda, Kılıçdaroğlu da, mütevazı, özel yaşamında düzgün bir insan olabilir! Ama bu onun siyasi yaşamının son düzlüğünde çok kötü bir sınav verdiği gerçeğini ortadan kaldırmaz. "Ezel!" ya da büyük bir satış, intikam öyküsü!

Kılıçdaroğlu'na yakışan, genel başkanlığa aday olmak için doğru zamanı beklemesiydi, "fırsatçılık" yapmak değil! Ki, Baykal ile Sav & Kılıçdaroğlu arasındaki gerginlik, İnönü ile Ecevit arasındaki siyasi mücadeleye de benzemiyor. Çünkü, bugün Atatürk Türkiyesi sonlandırılma, bölünme tehlikesi ile karşı karşıya! Sav & Kılıçdaroğlu başkanlığındaki CHP'nin, yüzde 40 oy alacağız, iktidara geleceğiz havucunun peşinden koşarken, AKP'nin referandumu kazanma ihtimali yüksek!

Görünen o ki, Uzan'ın Doğan'ın başına gelen operasyonun bir benzeri bugünlerde CHP'nin başında! Unutmadan söyleyeyim, burada yazdıklarım benim kişisel görüşlerim. CHP'nin kaderini CHP'liler çizer. Baykal, Kılıçdaroğlu, Sav onların iç sorunu! İster oyunu bozarlar, isterlerse oyuna gelip kaderlerine razı olurlar. Tercih onlara kalmış.

Benim yaptığım e-mail kutusu içinden, birkaç nitelikli okur ile düşüncelerimi paylaşmak. Bu satırlardan rahatsız olanlar lütfen okumasın! Okunma oranım düştü diye, olmayan "ilanverenler" ilanlarını çekmiyorlar! :)) Bilakis, tıklanmaktan hoşlanmam, her daim tıklamayı severim! :))

"CHP, Baykal, Kılıçdaroğlu operasyonun perde arkasında kim var?", sorusunun cevabına gelince... Aşağıdaki yazılara bir kez daha gözatmanızı salık veririm. "Neden operasyonlarımızı patlatıyorsunuz" diye cıyaklıyorsanız, şekerim bu sorunun cevabını daha önce burada vermiştik.

http://www.alaturkaonline.com/?p=3793

Bu bağlamda son bir soru: Erdoğan ile Kılıçdaroğlu meydanlarda karşı karşıya gelince hangisi maçı alır?!

*****

RAP... RAP... RAP...

*****

19 Mayıs brifingi!
http://askerhaber.com/kose-yazisi/103/19-mayis-brifingi.html

Başbuğ: TSK bu süreçten daha güçlü çıkacak!
http://askerhaber.com/haber/532/basbug-dan-komutanlar-aciklamasi.html

Asil hamle!
http://askerhaber.com/kose-yazisi/87/asil-hamle.html

Büyük kurtarıcı!
http://askerhaber.com/kose-yazisi/104/buyuk-kurtarici.html

Turkuaz CHP
http://askerhaber.com/kose-yazisi/105/turkuaz-chp.html

Hayrullah Mahmud
askerhaber.com

0 yorum:

Yorum Gönder