"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek; “Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.” diyecektir. Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, "Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir." İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!"

11 Mayıs 2010 Salı

Andrey Voznesenski - Telefon Kulubesi



Çağdaş Rus şiirinin özgün adlarından Voznesenski, Paternac'ı izleyen şairlerdendir. "Ben, şiirlerimi ayaklarımla yazarım. Adımlarımla dizeleri oluşturuyorum. ya da daha doğrusu onlar beni" diyerek ritme verdiği önemi vurguluyor. Ondaki ritm duygusu, geleneksel Rus çizgisinden çağdaş yaşamın çeşitliliğine yayılan bir şiirin güç kaynağıdır. Şiirinin temalarını ise şöyle belirtiyor: "Benim şiirlerim günce gibidir. Bir günceye insan hissettiği, gördüğü her şeyi yazar. Sevgiyi, aşkı... Bu günlük yaşam içinde politika da size dokunur ve onu da yazarsınız." (Arka Kapak)

DOWNLOAD

0 yorum:

Yorum Gönder