"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek; “Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.” diyecektir. Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, "Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir." İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!"

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Saygi Ozturk - Kirmizi Klasor



Saygı Öztürk’ün uzun yılları kapsayan çalışması PKK’nın elebaşısı Abdullah Öcalan’ın tutuklanmasından itibaren başlayan süreci anlatıyor. Ayrıca Kırmızı Klasör’de Hizbullah ve terör de detaylı olarak inceleniyor.

·Apo idam kararını dinlerken ne tepki verdi?
·Şehit aileleri ve dramları...
·PKK’ya hangi ülkeler yardım etti?
·Tarihî tutuklama sonrasında PKK’nın tutumu ve eylemleri
·Canlı bombalar ve dramları..

Mahkeme başkanı kararını okurken, Abdullah Öcalan sarsıldı, yerinden oynadı, öndeki ellerini bu kez arkasına koydu. Dünyası yıkılmış, ayakta zor duracak hale gelmişti. Öcalan, kararı dinledikten sonra, çıktığı kapının yolunu bile şaşırdı. Cam fanustan sanki, dışarıya çıkmak istiyordu. Avukatlarına sert sert baktı. Başını onlara hafifçe salladı ve görüşmek istediği işaretini yaptı. İşte, mahkeme başkanının kararını açıklaması tam 2 dakika 10 saniye sürdü.

"Baba" demeyi daha bilmeyen, babasını ancak fotoğraflarından tanıyan kızının günlüğünü okumuştu. O küçük kız APO'nun yakalandığı gün günlüğüne şunları yazmıştı:
"Hey günlük! Bugün çok sevinçliyim. Bugün benim babamı kaybettiğimden beri en sevindiğim olay, bu olay. Niye diye sormasan da ben cevabı vereceğim. Günlüğüm, babamın katili APO yakalandı. Bağırmak, bunu dünyaya duyurmak istiyorum. Hemen gidip bayrağımı asalım günlüğüm."

O minik kız, o gün yani APO'nun yakanlığı gün evlerinin balkonuna bayrak asmıştı. O bayrak dalgalanıyor, belki bazıları da "Bugün ne bayramı?" diye merak ediyordu. İşte o gün, şehitlerin, şehit yakınlarının, gazilerin bayramıydı...

DOWNLOAD

0 yorum:

Yorum Gönder